Küçüktüm. Şimdilerde pek görmediğim özlü sözlerin duvrlarında asılı olduğu bir evdi bizimkisi. İki söz vardı her gece yatarken okuduğum ve ister istemez ezberlediğim. Çocukluğumda bu kadar okumamdanmıdır bilmem anlamını bugüne kadar derinlemesine araştırmamama rağmen etkisini hayatımda gördüğüme inanırım.
Başlıktan da anladığınız üzere bu makaleye yolunuz düşmeden evvel defaatle karşınıza çıkmış bir cümleden bahsediyorum.
Cömertlik ve yardım etmede akarsu gibi ol
Şevkat ve merhamette güneş gibi ol
Başkalarının kusurunu örtmede gece gibi ol
Hiddet ve asabiyette ölü gibi ol
Tevazu ve alçak gönüllülükte toprak gibi ol
Hoşgörürlükte deniz gibi ol
Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol
Her ne kadar Mevlana’nın öğütlerini ard arda anlayarak geliyor olsam da son cümle yüzüme su gibi kaya gibi çarpıyor.
İki seçenek (mi) sunuyor Mevlana , ya olduğun gibi görüneceksin ya da göründüğün gibi olacaksın.
İlk bakışta yakalanan iç=dış denklemi. İçin neyse dışın da o olacak. ya içini dışına yansıtacaksın ya da dışını içine. İki seçenek sıralamış Mevlana ama iki yüzlü olmamak için.
Anlamak bir yana olmanın istendiği bir şey. Olduğun gibi görünmek insan fıtratınca anlaşılabilecek bir şey gibi geliyor. Ama sonraki cümleye takılıyorum. Göründüğü gibi nasıl olunur? Mevlana olduğun gibi görün diye de bırakabilirdi cümleyi ama ya da diyerek bunu eklemiş.
İşte buna bakacağım biraz…