baska kapı yok!

Genç bir delikanlı bir mürşide intisap eder. Tekkeye dâhil olduktan birkaç ay sonra bir sabah şeyhinin huzuruna çıkar, nefes nefese, beti benzi atmış ve yaprak gibi titrer bir halde. “Efendim” der utana sıkıla, kızara bozara “bu gece ben çok kötü bir rüya gördüm, söylemeye dilim varmıyor, isminiz cehennemlikler arasındaydı”. Ve gözyaşlarına boğulur. Acı bir tebessümle karşılık verir şeyh efendi. “Evladım” der “ben o rüyayı otuz yıldır görüyorum, ama gidecek başka kapı mı var, ismimi cehennemliklerin arasından silip cennetlikler arasına yazacak O’ndan başka kim var? Bir ümitle otuz yıldır o kapının eşiğinde beklemekten başka çare mi var?”

“…Yeryüzü bütün genişliğine rağmen onlara dar gelmiş, vicdanları da kendilerini sıktıkça sıkmış, böylece Allah’(ın azabın)dan yine O’na sığınmaktan başka çare olmadığını anlamışlardı…” (Tevbe 118)

Bir Cevap Yazın